Kayıtlar

Bergen ve Stockholm Sendromu

Resim
2016 yılında mezun olup İzmir’de arabesk bir radyo kanalında spikerlik yapmaya başlamıştım. Radyo programım; dinleyicilerden gelen mesajları okuduğum ve istek parçalarını çaldığım interaktif bir yayındı. Dinleyicilerden en çok istek alan sanatçılardan biri ise şüphesiz Bergen'di. Arabesk kültürüm Müslüm baba, İbo ve minvallerinden öteye geçmediği için o zamanlar bilmiyordum kim olduğunu. Kim bu kadın diye merak edip baktığımda, tüm albüm kapaklarında ve Google’da yüzünün yarısı görünen bir kadın vardı. Derken yayıncı arkadaşlarla yaptığımız muhabbet esnasında öğrendim Bergen’in kim olduğunu. Kocasının yüzüne kezzap attığını ve gözünü kaybettiğini , acıların kadını olarak tanındığını... Arabesk dünyası da ilgimi çekmediği için konuyu bir daha hatırlamamak üzere unuttuuuuum gitttiiii… Yıllar sonra Bergen’in acılarla dolu hayatına ışık tutan bir film vizyona girdi. İyi ki de girdi. Meraklanmıştım. Tabi herkes gibi birazcık hayatını araştırdım. Gerçekten kanım donarak okuduğum bu başar...

Önce Ruh Yorulur, Sonra Beden

Resim
  Neyi bekliyorum? Birini, birşeyi, bir yere gitmeyi, bir yerden dönmeyi, parayı, aşkı, olayı ha? Neyi bekliyorum tam olarak? Siz de sürekli bir şeyleri bekleyen ama katiyen ne beklediğini bilmeyenlerden misiniz? Hoş geldiniz. Herşeyiniz dört dörtlüktür ama ruh haliniz hariç. Neden? Elle tutulur bir sebep yok. Baş ağrıları, bölünmüş uykular, dayak yemiş gibi uyanılan sabahlar, sebepsiz ağlama krizleri. Anlamsız ve verimsiz günler... Ne bu, 21. yüzyıl pandemisi mi? Ortada yüzyıldır süregelen ruhsal bir pandemi varken yepyeni bir pandemiyi konuşur olduk. Neden bedeni hasta eden şeyler gündemi oldukça meşgul ederken, ruhu hasta eden şeyler pek konuşulmuyor hiç düşündünüz mü? Çünkü şükretmeliyiz halimize değil mi? Afrika'daki çocuklar aç susuz. Ben ruhsal sorunlarımı ortaya döküp gündemi meşgul etmemeliyim. Çünkü şükretmeliyiz çok büyük problemleri olanlar var, ölüm var, hastalık var sen sadece pireyi deve yapıyorsun. Çünkü ruhsal hastalıklar öldürmez. Yersen! Bırakın şu şükret nidalar...

Kayıp Ruh

Resim
Varoluşun en büyük sıkıntısı üzerine... Bir zamanlar kendimi her şeyin farkında olan, bilge,yetkin ve olgun sanırdım. Takriben 10 yaşında falandım tabi. O yaşlardaki her çocuk, kendini herkesten farklı, gizli güçleri olan bir süper kahraman gibi hissederdi elbette. Benim sahip olduğumu sandığım gizli gücüm ise duygularımdı. Eşyaların, hayvanların kısaca her şeyin ruhu ve duyguları olduğuna inanıyordum. Bir kedinin gözlerine baktığımda bana söylemek istediği bir şeyler olduğunu hissediyordum. Çok sevdiğim birinden özel bir hediye aldığımda o hediyeyle aramda telepatik bir bağ kuruyordum, o hediye aracılığıyla bana onu hediye edenle iletişim kurmaya çalışıyordum. Bir gün bir çizgi filmde haksızlığa uğrayan tatlı bir eşeğin hissettiklerini içimde hissettim, öyle bir ağladım ki gören evim yandı sanırdı. İnsanların duygularını daha o yaştayken çok iyi analiz edebiliyordum. Bu insanlar genelde yaşlılar ve benim yaşıtlarımdı. Uzunca bir süre yetişkinlerin duygularını ve davranışlarını anl...

ENKAZ

Naçizane bir okuma önerisi,   Evgeny Grinko - Field eşliğinde okuyun 😉 Bir gün tesadüfen karşınıza uygun fiyatlı boş bir arazi çıktı ve bu araziyi alıp bina dikmeye karar verdiniz. Belediyeye gittiniz, inşaat şirketiyle anlaştınız, bir sürü prosedür, izin derken uzunca bir sürecin ardından her şey tamamlandı. Çevrenizdeki insanlar bu kadar acele etmemeniz ve iyi düşünmeniz gerektiğini söylese de dinlemediniz ve inşaat başladı. Maddi manevi tüm birikiminizi, emeğinizi, geleceğinizi belki de hayallerinizi kattınız. İşçileri buldunuz, özenle çalıştınız, geceniz gündüzünüze karıştı. Hiçbir masraftan kaçınmadınız. Elbette problemler çıktı.Hepsiyle tek tek ilgilendiniz. Ama hepsini çözdünüz.  Problemlerin ardından aylar sonra binanız  bitecek. Mimarisi de çok güzel görünüyor, şükürler olsun!  Sonunda binanız oturuma hazır. Emeklerinizin karşılığını aldınız ve kutlama yapacaksınız, kutlamadan önce terasa çıkıyorsunuz. Binanıza bakıp gülümsüyorsunuz, çok mutl...

OBLOMOVUM, OBLOMOVSUN, OBLOMOVLAR

Resim
İş hayatının yaşattığı kötü deneyimler ve geleceğin tatsız belirsizliğinin verdiği dehşet üzerine formasyon almaya karar verdim. Niyetim biraz da iş hayatının yoğun stresinden kaçıp okulda kafa dağıtmaktı.Formasyon nedir diye soracak olursanız, öğretmenlik okuyanların hakkına girip 1 senede hızlandırılmış öğretmenlik eğitimi almak. Tabi parayla 😂  Formasyondan bir hocam sınıf yönetimi dersimize giriyor, etkili ve iz bırakan bir öğretmenin özelliklerini ve öğrencileri motive etmenin yollarını anlatıyordu.Yazdığı makaleleri de derse gelirken okumamızı istiyordu. Genelde hocaların şunu okuyun dedikleri şeyi okumam, hele ki kendi kitabı veya makalesi ise. İrite edici ve reklam kokan hareketler. Ama Necati hoca alanında uzman, şehir şehir gezip sınıf yönetimi ve etkili iletişim konferansları veren yetkin bir profesördü. Derslerinde de öğrenciyi kolayca etkisi altına alıyordu. "Öğretmen olacağım için sınıf yönetimini iyi öğrenmeliyim" tarzı bir gaye içerisinde değildim tabiki. Öğ...